Ana içeriğe atla

ROMA’NIN UTANCI : KÖLE İSYANI VE SPARTACUS

MÖ 2. ve 3. Yüzyıllar boyunca Roma, İtalya’dan İspanya’ya, Kuzey Afrika’ya, Yunanistan ve Ön Asya’ya(Türkiye’nin Batısı) kadar bir bölgeyi hakimiyeti altına almakla uğraşmıştı. Sonuç olarak da köle nüfusunda devasa bir artış yaşanmıştı. MÖ 200 ile 150 yılları arasında pazarlarda 250.000’e yakın köle satışının gerçekleştirildiği düşünülüyor ki bu çok yüksek bir sayıdır; rivayetlere göre MÖ 177 yılında 65.000 Sardinyalı köle pazarda satışa çıkartılmıştı. Bunların birçoğu İtalya’daki çiftliklere çalışmaya yollanmıştı. Bunlar, yıllarca teknik olarak ‘’kamu arazisi’’ kategorisinde kalmış olan uçsuz bucaksız toprakları devralmış varlıklı kişilerce oluşturulmuş büyük çiftliklerdi. Bu kölelerin koşulları ev kölelerine göre oldukça farklıydı. 19.yy’da prangalı olarak çalıştırılan Amerikan kölelerinkine daha çok benziyordu.
MÖ 73 yılında, Capua’daki bir gladyatörlük okulunda dövüşçü olmak üzere eğitilen bir köle olan Spartacus’un bazı kaynaklar Galya’dan bazıları iste Trakya’dan geldiğini söyler.
Roma’da gladyatör olmak filmlerde gösterildiği gibi gösterişli bir iş değildi. Hatta bunun tam tersine gladyatörler çok kötü şartlarda ve ağır koşullarda çalışıyorlardı.
Efendilerinin zulümlerinden bıkan Spartacus, diğer gladyatörleri de peşine katarak kaçmayı amaçlamıştı.200 kişinin birlikte kaçması planlanmış ama sadece 78’, bunu başarabilmişti.
Spartacus peşine kattığı kölelerle birlikte Vezüv Dağı’na sığınmıştı. Peşlerinden gönderilen 300 kişilik lejyonu dolaylı savaşarak imha etmişler ve ünlerini artırmışlardı.
Senato uzun süre bu isyanı küçümserken Spartacus ve yoldaşları peşlerine düşen birlikleri mağlup ederek ilerde Senato’yu titretecek bir isyanın temellerini atıyordu.
Özgürlük düşüncesiyle yıllardır efendilerine sadık olan köleler kaçmaya başlamıştı ve bu düşünce tüm İtalya’ya yayılmıştı.
Campania Bölgesi denen Güney İtalya’yı kontrolü altına alan Spartacus, Romalıları kendilerini yenilmez güç saydıkları bir dönemde yakaladı, onlara yenilgilerin en utanç vericisini tattırdı.
Uzun yıllar boyunca yenilgi yüzü görmeyen Roma’nın yenilgi yüzü görmeyen lejyonları, alt tabakadan köleler ve gladyatörlerin olduğu oluşturduğu ordunun karşısında mağlup oluyordu.
Ünü bütün İtalya’ya yayılan ve Roma’nın dibinde çıkan bu isyan Senato’nun bir numaralı sorunu olmuştu.
Roma yüksek yargıcı Caudius Pulcher’in yenilgisi Roma için kızgınlık, şaşkınlık ve utanç kaynağı olmuştu.
Spartacus ve ordusunun bu denli başarılı olmasının temel sebebi lejyonlarla doğrudan meydan muharebesi yapmayıp dolaylı yoldan savaşmasıydı.
Roma, bu isyanı sonlandırmak için 5 ayrı lejyon çıkarttı. Romalı bir soylu olan Marcus Crassus tuzağa düşürene kadar yenilgi yüzü görmeyen bu ordu Crassus tarafından büyük bir hezimete uğratılmıştı. Crassus, Spartacus’ün ordusunu ezip geçti ve geride kalanları Roma ile Capua arasındaki Appian Yolu’nda çarmıha gerdirdi. Burada 185 kilometrelik bir mesafe söz konusudur. Esir alınan 6.000 kişi olduğuna göre, her 27-32 metrede bir, bir çarmıh dikilmiş olmalı.
İspanya’dan dönen Pompey de ( Gnaeus Pompeius Magnus) kaçıp kurtulanları tamamen temizledi ve doğal olarak olayın tüm ihtişamını kendine mal ederek, Sertorius Zaferinden sonra ikinci bir zafer alayını kaptı.
Haksız düzene yaptığı başkaldırı, Spartacus efsanesinin günümüze kadar gelmesine yol açmıştı. Sol literatürde de önemli yer edinen Spartacus hakkında bazı bilgiler :
- Rusya’nın Spartak Moskova adlı kulübü ismini Spartacus’den alır.
- 1919 yılında Karl Liebknecht ile Rosa Luxemburg önderliğinde başlatılan ayaklanma düzenleyen, daha sonra adı Almanya Komünist Partisi olan grubun ilk adı Spartacusbund’dır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAVUZ GELİYOR YAVUZ

Daha önce bu donanma şarkısını duymuş muydunuz? Duymadıysanız büyük ihtimalle bunun suçlusu siz değilsiniz. ''yavuz geliyor yavuz'' aslında bir donanma şarkısı olmasına rağmen arkasında çok özel bir hikaye barındırır. Öncesinde isterseniz şarkıyı bir dinleyelim. https://www.youtube.com/watch?v=-UnrMwhw3qw& Gördüğünüz ve dinlediğiniz üzere şarkı aslında pek de ''hikaye'' içerikli değilmiş gibi gözüküyor değil mi? Bunun sebebi bu şarkının aslının böyle olmayışı.            --MARŞIN SÖZLERİ-- Yavuz geliyor Yavuz da denizi yara yara, Biz düşmanı yeneriz de başına vura vura. Yavuz geliyor Yavuz da denizi aşa aşa, Askerinle bin yaşa da Mustafa Kemal Paşa! --TÜRKÜNÜN SÖZLERİ-- Yavuz geliyor Yavuz da Denizi yara yara Kız seni alacağım da başına vura vura Gemim geliyor gemim de Vona Burnu'ndan beri Kız Allah'ı seversen de at başından çemberi Hey gidi kara gemi de topladın redifleri Döndün limandan beri de ağlattın ferikleri Yavuz ...

A poem of Rudyard Kipling Rudyard Kipling'in bir şiiri(Çeviri: Bülent Ecevit)

If … If you can keep your head when all about you Are losing theirs and blaming it on you, If you can trust yourself when all men doubt you, But make allowance for their doubting too; If you can wait and not be tired by waiting, Or being lied about, don’t deal in lies, Or being hated, don’t give way to hating, And yet don’t look too good, nor talk too wise: If you can dream – and not make dreams your master; If you can think – and not make thoughts your aim; If you can meet with Triumph and Disaster And treat those two impostors just the same; If you can bear to hear the truth you’ve spoken Twisted by knaves to make a trap for fools, Or watch the things you gave your life to broken, And stoop and build ’em up with wornout tools: If you can make one heap of all your winnings And risk it on one turn of pitch-and-toss, And lose, and start again at your beginnings And never breathe a word about your loss; If you can force your heart and nerve and sinew To serve your turn long ...

What was it like for ordinary people to live under the Ottoman rule?

My grandfather has started his life as a subject to Ottoman Empire. He was living in a desolate district’s village along the central coast line of Black Sea. He had no land to farm, just an adobe house with a garden good for nothing to sell. There was no school around, not even elementary. The century was 20th, but forget tap water, sewer, or electricity, even the roads were no good for vehicles, as if there were a network of vehicles for transportation. The road would be better when my grandpa, Ali, was 30. The mosque would be built when he was 33. The school would be available after 2 hours walk when he was 35. Not bad, huh?! just because the state turned into a Republic when he was 25! Yet, he serviced the Ottoman military at the age of 14! He was a medic, and he was shot in his leg by (possibly) Armenian support troops, behind the Ottoman front line. The so-called doctor had not enough medicine to spend his relatively unimportant wound and his leg limped a little later on. The a...