YÜZYILIN CASUSU ELYESA BAZNA
Sen git,İngiliz elçiliğine gir,elçiyi kafala,adamın sırtını ovup aryalar söyleyecek kadar yakınlaş,boynundan hiç çıkarmadığı gizli kasa kilidinin balmumumdan kopyasını adamı ovarken çıkarmayı başar ve en hayati bilgileri Almanlara ulaştır,Hitler
tarafından güvenilmez, ikili oynayan ajan olarak görüldüğün
düğünden bilgilerin işe yaramasın,birde bunca ölüm riskine rağmen sana verilen paralar sahte çıksın sefalet içinde öl:)Bu
bizim aslen Arnavut ajanımız namı diğer Çiçero'nun soluk kesen hikayesidir.
tarafından güvenilmez, ikili oynayan ajan olarak görüldüğün
düğünden bilgilerin işe yaramasın,birde bunca ölüm riskine rağmen sana verilen paralar sahte çıksın sefalet içinde öl:)Bu
bizim aslen Arnavut ajanımız namı diğer Çiçero'nun soluk kesen hikayesidir.
“Çiçero” olarak bilinen bu casus, 1904 Priştine doğumlu İlyas (Elyesa) Bazna’dır. Babası Hafız Yaşar isimli bir din öğretmenidir. Osmanlı İmparatorluğu kaybettiği topraklardan çekildikçe İlyas Bazna’nın ailesi de taşınır. Bugün Kosova sınırlarında yer alan Priştine’den önce Selanik’e, daha sonra da İstanbul’a gelirler. İlyas Bazna, Fatih Askeri Okulu’na gider ama orada tutunamaz. İstanbul’un işgali sırasında bir Fransız nakliye şirketinde çalışır. Hırsızlık, askeri mala zarar verme, ruhsatsız silah taşıma, tutukluyken kaçma gibi bir dizi suç işler. Bu suçlar nedeniyle Fransız savaş mahkemesi tarafından 3 yıl hapse mahkûm edilir ve Fransa’ya gönderilir. Marsilya’daki hapiste kaldığı sürede Fransızca öğrenir. Bir süre sonra cezasının bir bölümü affedilir ve İstanbul’a döner. İstanbul Belediyesi’nde şoförlük, itfaiyecilik, taksi şoförlüğü gibi bir dizi işte çalışır.
İlyas Bazna’nın yabancı dil bilgisi gibi özellikleri nedeniyle elçiliklerdeki kariyeri başlar. Önce Yugoslavya büyükelçisinin şoförü olur, sonra Almanya konsolosluğu danışmanının uşağı, daha sonra İngiltere büyükelçiliğinin birinci kâtibinin ve en son olarak da İngiltere büyükelçisinin özel uşağı olur. İlyas Bazna, Ankara’daki elçilik konutlarında uşak olarak çalışırken, eşi ve dört çocuğu İstanbul’da yaşamaktadır.
Namı diğer Çiçero, 1943-1945 arasında Ankara’daki büyük casusluk oyunlarının başrolünde oynar. Almanya istihbaratı için çalışan Ankara’daki elçilik birinci kâtibi L.C. Moyzisch, İlyas Bazna’yla temas kuran kişidir. Bazna, özel uşaklığını yaptığı İngiltere büyükelçisinin kasasından temin ettiği çok önemli belgelerin fotoğraflarını düzenli olarak Almanya büyükelçiliğine teslim eder. Bu hizmeti karşılığında her seferinde Nazilerden 15 bin pound alır. İlyas Bazna anılarını yazdığı kitabında toplamda 300 bin pound para aldığını söyler.İngilizlere göre Çiçero saf aptal bir uşaktır:)
Çiçero’nun Almanya’ya verdiği belgeler, Ankara’nın savaşa girmesi için İngiltere’nin yaptığı baskıları, Türkiye’ye sızan İngiliz istihbarat görevlilerini, Rusya’ya yollanan ABD askeri yardımı gibi çok önemli bilgileri içerir. 1943 yılında Moskova’da yapılan Müttefik Dışişleri Bakanları toplantısında, Türkiye’nin 1944 sonunda savaşa itilmesinin kararlaştırıldığı; Balkanlara yapılacak saldırıda Türkiye’nin ana üs olacağı; Overlord Operasyonu adı verilen Almanlara karşı yapılacak olan büyük çıkartmanın bilgileri de yine belgeler arasındadır.
Diğer taraftan Almanya, Çiçero’nun verdiği bilgilerin doğruluğundan sürekli şüphe duyar. Nazilerin Ankara Büyükelçisi Von Papen’in anılarında ve Moyzisch’in Çiçero Operasyonu kitabında da belirtildiği üzere, Berlin’deki Naziler, Çiçero’nun ikili oynayan bir İngiliz casusu olduğunu düşünür. Bu nedenle ondan gelen birçok bilgiye şüphe ile yaklaşırlar. Örneğin müttefiklerin Sofya çıkarmasını Çiçero’nun sağladığı belgelerden dolayı önceden bilmelerine rağmen hiçbir şey yapmazlar.
Savaş sona erer ve İlyas Bazna casuslukla elde ettiği büyük miktarlardaki İngiliz banknotlarıyla ticaret yapmaya başlar ve inşaat işlerine girer. Bir ortağıyla Bazna ve Öztemel inşaat şirketini kurar. İlk iş olarak devletten ihale alarak Bursa Haşim İşcan İlkokulunu yaparlar. Bursa’da bir kaplıca oteli inşaatına başlamak üzereyken, devlet tüm mal varlıklarına piyasaya sahte para sürdükleri için el koyar.
Diğer taraftan 1945 yılı mayıs ayında Avusturya’da Traun nehrinde suda yüzen çok fazla miktarda para bulunur. Amerikan gizli servisi bölgeyi kordona alır ve paraları nehirden toplarlar. Böylece İngiltere ekonomisinin çökertmek için sahte para operasyonu Bernhard Operasyonu açığa çıkar. Aynı zamanda bu sahte paraların Almanların başka ülkelerdeki casuslarına ödeme yaparken de kullandığı da anlaşılır.
Çiçero’nun iki yıl süresince sağladığı gizli belgeler karşılığında Almanlardan aldığı paralar sahtedir. Ankara casusu Naziler tarafından dolandırılmıştır.
İlyas Bazna artık parasız ve yoksuldur. Birçok kişiye borcu vardır. İkinci el araç alım satımı yaparak geçimini sağlamaya çalışır. Müziğe meraklıdır ve kendisinin iyi bir opera şarkıcısı olduğunu düşünür. Gelir elde etmek amacıyla İstiklal Caddesi’ndeki Saray Sineması’nı kiralar ve bir konser verir. Birkaç yüz kişinin izlemeye geldiği konserde İlyas Bazna, bariton sesi ile Handel, Giovanni ve Verdi’den aryalar söyler. İzleyicilerin arasında alacaklıları ve icra memuru da vardır. Alacaklılar konser için toplanan paralara el koyarlar.
Bazna, 16 Nisan 1954 tarihinde Almanya Dışişleri Bakanlığı’na bir yazı yazarak Almanya’nın kendisini sahte para vererek dolandırdığını ve zararının tazmin edilmesini ister. Bakanlık ise 4 ay sonra verdiği yazılı yanıtta bu talebi reddeder. Yoksulluk içinde geçen yıllardan sonra 1962 yılında anılarını yazar ve bu kitaptan bir miktar gelir elde eder. Bir süre sonra Almanya’ya gider, Alman hükümetinden bir miktar maaş almaya başlar ve orada yoksulluk içinde iken 66 yaşında ölür.
Yorumlar
Yorum Gönder