Daha önce bu donanma şarkısını duymuş muydunuz? Duymadıysanız büyük ihtimalle bunun suçlusu siz değilsiniz. ''yavuz geliyor yavuz'' aslında bir donanma şarkısı olmasına rağmen arkasında çok özel bir hikaye barındırır. Öncesinde isterseniz şarkıyı bir dinleyelim. https://www.youtube.com/watch?v=-UnrMwhw3qw&
Gördüğünüz ve dinlediğiniz üzere şarkı aslında pek de ''hikaye'' içerikli değilmiş gibi gözüküyor değil mi? Bunun sebebi bu şarkının aslının böyle olmayışı.
--MARŞIN SÖZLERİ--
Yavuz geliyor Yavuz da denizi yara yara, Biz düşmanı yeneriz de başına vura vura. Yavuz geliyor Yavuz da denizi aşa aşa, Askerinle bin yaşa da Mustafa Kemal Paşa!
--TÜRKÜNÜN SÖZLERİ--
Yavuz geliyor Yavuz da Denizi yara yara Kız seni alacağım da başına vura vura Gemim geliyor gemim de Vona Burnu'ndan beri Kız Allah'ı seversen de at başından çemberi Hey gidi kara gemi de topladın redifleri Döndün limandan beri de ağlattın ferikleri Yavuz geliyor Yavuz da direkleri altından, u-Rus nasıl çıkacak da o kıymetli Batum'dan.
https://www.youtube.com/watch?v=LzTjMN0nmqc
1914'te Dünya Savaşı başlarken Osmanlı Genelkurmayı'nın öncelikli hedefi; 1877 yılındaki savaş neticesinde Ruslar tarafından işgal edilmiş olan Kars, Batum ve Ahıska'yı kurtarmak ve sonrasında Bakü'ye ulaşarak Azerbaycan Türkleri'nin müstakil bir devlet kurmasına ortam hazırlamaktı. Uzun vadeli stratejik hedef ise; Turan coğrafyası ile Anadolu arasındaki bağlantıyı sağlayarak, Orta Asya'daki enerji kaynakları üzerinde söz sahibi olacak şekilde tarih sahnesine çıkacak yeni Türk devletleri ile ekonomik ilişkiler kurmak ve iktisaden güçlenmek şeklinde yorumlanabilirdi. Bu hedeflere ulaşabilmek için doğu cephesindeki savaş kaçınılmazdı. Kış bastırıp Kafkasya'nın sarp geçitleri kapanmadan ve Çarlık Rusya bölgedeki askeri birliklerini kuvvetlendirmeden önce, hızlı bir manevra ile stratejik mevkileri kontrol altına almak isteyen Osmanlı Genelkurmayı, Erzurum'daki 3.Ordu'yu yeni askerlerle takviye etmek düşüncesindeydi.
Türküye konu olan hikaye buradan sonra başlıyor... 1914'te Batı Anadolu'dan Erzurum'a uzanan bir demiryolu hattı yoktu. Ülkenin bu bölgesinde gerçek anlamda karayolu da yoktu. Erzurum'a ulaşan en kestirme ve kolay yol Trabzon üzerinden nispeten kısa bir yürüyüş yapmaktı. Yürüyüşün başlayacağı Trabzon'a denizyolu ile birlik sevk edilecekti ancak; sivil vapurlar Rus gemilerinin tehditleri altındaydı ve süratleri de düşüktü. Asker Sevkiyatı için donanmanın hem en süratli, hem de top menzili en yüksek gemisi olan "YAVUZ" en iyi seçenekti. Doğu cephesine sevk edilecek askerler Yavuz'un güvertesi üzerinde taşınmak zorunda kalındı. Yine tarihsel bilgi olarak bir ek yapıyorum: Dönemin koşullarında askeri birlikler ülkenin her köşesinden gelen farklı memleketlere mensup neferlerden oluşmazdı. Bu durum, ulaştırma kaynaklı bir zorunluluktu. Silah altına alınan her bir nefer, aynı tarihlerde aynı mıntıkadan askere alınan diğer arkadaşları ile birlikte aynı askeri birimin içerisinde yer almış olurdu. Ordu ilinden bir alay kurulsa; bir taburu Fatsa'dan bir taburu Ünye'den gelmiş olurdu. Yine bu nakil vasıtası engellerinden dolayı er seviyesindeki Çanakkale şehitlerimizin büyük çoğunluğu Çanakkale-Tekirdağ-Balıkesir illerindendir. Sarıkamış şehitlerimizin büyük çoğunluğu ise; Ordu-Giresun-Trabzon-Erzurum illerindendir. İşte bu Türküyü söyleyenlerin de Ordu veya Perşembe iskelelerinde bekleyip, Batı yönündeki Ünye ve Fatsa üzerinden gelmekte olan Yavuz zırhlısının Vona Burnu'nu geçmesini izledikleri anlaşılıyor. Kıyı hattındaki kasabalardan asker toplayarak gelen ve az sonra kendilerini de alarak Doğu'daki Trabzon istikametine devam edecek olan Yavuz'un yaklaşmakta olduğunu görüp sevdikleriyle vedalaşan askerlerin hüzünlü ayrılıklarının hikayesidir bu türkü. Askerleri alıp meçhule götürdüğü için sitem edilen bir kara gemidir bu halk türküsünün sözlerindeki Yavuz. Şehit olmaya giden bir vatan evladını baba ocağından koparmaktadır belki... Şan, şeref, haysiyet dolu ağır bir emanet taşır Yavuz. Yine Yavuz'un taşıdığı en ağır yüklerden biri ise; 1938 yılının Kasım ayında Dolmabahçe'den aldığı ve İzmit'e kadar güvertesinde sakladığı, ATA'nın Ayyıldız ile sarılı naaşıdır. Not: Türk donanmasında, hizmetten çekilen her bir geminin sancağı yeni bir gemiye nakledilir. Yeni bir gemi, aynı ismi ve sancağı taşır. Yavuz Zırhlımızın sancağı günümüzde F-240 borda numaralı TCG-Yavuz fırkateyni tarafından taşınmaktadır. Miras yaşatılmaktadır.
Gördüğünüz ve dinlediğiniz üzere şarkı aslında pek de ''hikaye'' içerikli değilmiş gibi gözüküyor değil mi? Bunun sebebi bu şarkının aslının böyle olmayışı.
--MARŞIN SÖZLERİ--
Yavuz geliyor Yavuz da denizi yara yara, Biz düşmanı yeneriz de başına vura vura. Yavuz geliyor Yavuz da denizi aşa aşa, Askerinle bin yaşa da Mustafa Kemal Paşa!
--TÜRKÜNÜN SÖZLERİ--
Yavuz geliyor Yavuz da Denizi yara yara Kız seni alacağım da başına vura vura Gemim geliyor gemim de Vona Burnu'ndan beri Kız Allah'ı seversen de at başından çemberi Hey gidi kara gemi de topladın redifleri Döndün limandan beri de ağlattın ferikleri Yavuz geliyor Yavuz da direkleri altından, u-Rus nasıl çıkacak da o kıymetli Batum'dan.
https://www.youtube.com/watch?v=LzTjMN0nmqc
1914'te Dünya Savaşı başlarken Osmanlı Genelkurmayı'nın öncelikli hedefi; 1877 yılındaki savaş neticesinde Ruslar tarafından işgal edilmiş olan Kars, Batum ve Ahıska'yı kurtarmak ve sonrasında Bakü'ye ulaşarak Azerbaycan Türkleri'nin müstakil bir devlet kurmasına ortam hazırlamaktı. Uzun vadeli stratejik hedef ise; Turan coğrafyası ile Anadolu arasındaki bağlantıyı sağlayarak, Orta Asya'daki enerji kaynakları üzerinde söz sahibi olacak şekilde tarih sahnesine çıkacak yeni Türk devletleri ile ekonomik ilişkiler kurmak ve iktisaden güçlenmek şeklinde yorumlanabilirdi. Bu hedeflere ulaşabilmek için doğu cephesindeki savaş kaçınılmazdı. Kış bastırıp Kafkasya'nın sarp geçitleri kapanmadan ve Çarlık Rusya bölgedeki askeri birliklerini kuvvetlendirmeden önce, hızlı bir manevra ile stratejik mevkileri kontrol altına almak isteyen Osmanlı Genelkurmayı, Erzurum'daki 3.Ordu'yu yeni askerlerle takviye etmek düşüncesindeydi.
Türküye konu olan hikaye buradan sonra başlıyor... 1914'te Batı Anadolu'dan Erzurum'a uzanan bir demiryolu hattı yoktu. Ülkenin bu bölgesinde gerçek anlamda karayolu da yoktu. Erzurum'a ulaşan en kestirme ve kolay yol Trabzon üzerinden nispeten kısa bir yürüyüş yapmaktı. Yürüyüşün başlayacağı Trabzon'a denizyolu ile birlik sevk edilecekti ancak; sivil vapurlar Rus gemilerinin tehditleri altındaydı ve süratleri de düşüktü. Asker Sevkiyatı için donanmanın hem en süratli, hem de top menzili en yüksek gemisi olan "YAVUZ" en iyi seçenekti. Doğu cephesine sevk edilecek askerler Yavuz'un güvertesi üzerinde taşınmak zorunda kalındı. Yine tarihsel bilgi olarak bir ek yapıyorum: Dönemin koşullarında askeri birlikler ülkenin her köşesinden gelen farklı memleketlere mensup neferlerden oluşmazdı. Bu durum, ulaştırma kaynaklı bir zorunluluktu. Silah altına alınan her bir nefer, aynı tarihlerde aynı mıntıkadan askere alınan diğer arkadaşları ile birlikte aynı askeri birimin içerisinde yer almış olurdu. Ordu ilinden bir alay kurulsa; bir taburu Fatsa'dan bir taburu Ünye'den gelmiş olurdu. Yine bu nakil vasıtası engellerinden dolayı er seviyesindeki Çanakkale şehitlerimizin büyük çoğunluğu Çanakkale-Tekirdağ-Balıkesir illerindendir. Sarıkamış şehitlerimizin büyük çoğunluğu ise; Ordu-Giresun-Trabzon-Erzurum illerindendir. İşte bu Türküyü söyleyenlerin de Ordu veya Perşembe iskelelerinde bekleyip, Batı yönündeki Ünye ve Fatsa üzerinden gelmekte olan Yavuz zırhlısının Vona Burnu'nu geçmesini izledikleri anlaşılıyor. Kıyı hattındaki kasabalardan asker toplayarak gelen ve az sonra kendilerini de alarak Doğu'daki Trabzon istikametine devam edecek olan Yavuz'un yaklaşmakta olduğunu görüp sevdikleriyle vedalaşan askerlerin hüzünlü ayrılıklarının hikayesidir bu türkü. Askerleri alıp meçhule götürdüğü için sitem edilen bir kara gemidir bu halk türküsünün sözlerindeki Yavuz. Şehit olmaya giden bir vatan evladını baba ocağından koparmaktadır belki... Şan, şeref, haysiyet dolu ağır bir emanet taşır Yavuz. Yine Yavuz'un taşıdığı en ağır yüklerden biri ise; 1938 yılının Kasım ayında Dolmabahçe'den aldığı ve İzmit'e kadar güvertesinde sakladığı, ATA'nın Ayyıldız ile sarılı naaşıdır. Not: Türk donanmasında, hizmetten çekilen her bir geminin sancağı yeni bir gemiye nakledilir. Yeni bir gemi, aynı ismi ve sancağı taşır. Yavuz Zırhlımızın sancağı günümüzde F-240 borda numaralı TCG-Yavuz fırkateyni tarafından taşınmaktadır. Miras yaşatılmaktadır.

Yorumlar
Yorum Gönder