Ana içeriğe atla
1.DÜNYA SAVAŞINI BAŞLATAN GENÇ VE GENÇ BOSNALILAR
Genç Bosnalılar, 1831’de bağımsız bir İtalya Cumhuriyeti kurma uğruna savaş vermek için Mazzini’nin kurduğu La Giovane Italia örgütünden esinlenerek bu adı benimsemişlerdi. Genç Bosnalılar’ın amacı, (şimdiki Yugoslavya’daki) Güneyli Slavları Hapsburgların boyunduruğundan kurtarmaktı. En güçlü oldukları yerler, Bosna ve Hersek’ti — özellikle bu iki eyaletin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na katılmaya zorlandığı 1908’den sonra; ama Dalmaçya’da, Hırvatistan’da ve Slovenya’da da etkinliklerini sürdürüyorlardı. Teröristtiler, en etkili siyasal silahları da suikasttı. Yabancı bir tiranın ya da temsilcisinin öldürülmesi iki amaca hizmet ediyordu. Bir kere, adaletin doğal yasasının geçerliliği bir daha gözler önüne seriliyordu. Düzen ya da gelişme adına işlenen suçların bile sonsuza kadar cezasız kalmayacağı kanıtlanıyordu; öç, er geç alınacaktı: baskı, sömürü ve zulüm suçları, yalan tanıklık, yıldırma, yönetimde kayıtsızlık, hepsinin öcü alınacaktı. Ama hepsinden öte, bir halkı kimliğinden yoksun bırakma suçu vardı. Bir halka baskı yoluyla kendisini sömürenlerin ölçülerini benimsetmek, onu bu ölçülerle, ikinci sınıf yurttaş durumuna itmek, çaresiz, başkalarının eline bakar durumunda bırakmak suçu. Doğal yasanın adaleti, geçmişte bu tür suçlara kurban gidenlerin haklarının aranmasını gerektiriyordu. Ayrıca, siyasal suikast eylemi, yaşayanların gözlerini de açabilirdi, İmparatorluğun gücünün mutlak olmadığını, bir kerecik de olsa adalete kayıtsız kalmayan, ona arka çıkan ölümün o gücü pekala sorgulayabileceğim öğretebilirdi onlara. Suikastçinin getirdiği Örnek, yurttaşların çoğunluğunca benimsendiğinde halk kitleleri yabancı sömürücülere başkaldıracak, onları yurtlarından atacaktı. Bunu gerçekleştirmek, bir tiranı sokakta, halkın gözü önünde öldürmekten daha olanaksız değildi. ‘Dünyada hiçbir görev,' diye yazmıştı Mazzini, ‘insanlığın öcünü almaktan ve doğal yasanın havariliğini üstlenmekten daha kutsal olamaz.’ 2 Haziran 1914’te, Hapsburg veliahtı Francis Ferdinand, açık bir arabada Sarajevo’dan karısıyla birlikte geçerken on dokuz yaşındaki Genç Bosnalı Gavrilo Princip tarafından vuruldu.
(...)
Princip ve suç ortakları, giriştikleri geri döndürülmez eylemle tartışılmaz bir gerçeğe dikkati çekmek istemişlerdi: Hapsburg yönetimindeki Güneyli Slavların çektiği acılara. Ne var ki eylemleri, Büyük Güç siyasasının o kendine özgü, alabildiğine abartılmış gerçek-dışılığının ışığında yorumlandı. Avusturya, hiçbir kanıt ileri süremeden, Sırp hükümetinin bu suikastte parmağı olduğunda diretti. Rusya, Almanya, Fransa ve İngiltere de seslerini yükselttiler. Bakanların demeçleriyle yayımlanan kararmameler, gerçek dünyada artık hiçbir karşılığı kalmamış «savaş ve ulusal çıkarlar» anlayışına dayanıyordu. İçlerinden hiçbiri, biraz sonra ülkelerinin doludizgin girecekleri savaşın en yalın gerçeklerini göremedi. Alman başkumandan Moltke, hiçbir şeyin önceden bilinemeyeceğini belirtti, en az yanılan belki de oydu içlerinde.
(...)
Top ateşi duydun mu hiç? (...) Kulak zarın patlayacak sanırsın. Top ateşi duyduğun zaman şöyle düşünürsün: cehennemi bile ayağa kaldırabilir bu ses. Ama yanılırsın. Top ateşi, uykularında horlayan ulusların sesidir. Topu topu birkaç şairle birkaç devrimci uykusuzluk hastalığı çekiyor. Dünyanın başına daha önce hiç böyle bir şey gelmemişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAVUZ GELİYOR YAVUZ

Daha önce bu donanma şarkısını duymuş muydunuz? Duymadıysanız büyük ihtimalle bunun suçlusu siz değilsiniz. ''yavuz geliyor yavuz'' aslında bir donanma şarkısı olmasına rağmen arkasında çok özel bir hikaye barındırır. Öncesinde isterseniz şarkıyı bir dinleyelim. https://www.youtube.com/watch?v=-UnrMwhw3qw& Gördüğünüz ve dinlediğiniz üzere şarkı aslında pek de ''hikaye'' içerikli değilmiş gibi gözüküyor değil mi? Bunun sebebi bu şarkının aslının böyle olmayışı.            --MARŞIN SÖZLERİ-- Yavuz geliyor Yavuz da denizi yara yara, Biz düşmanı yeneriz de başına vura vura. Yavuz geliyor Yavuz da denizi aşa aşa, Askerinle bin yaşa da Mustafa Kemal Paşa! --TÜRKÜNÜN SÖZLERİ-- Yavuz geliyor Yavuz da Denizi yara yara Kız seni alacağım da başına vura vura Gemim geliyor gemim de Vona Burnu'ndan beri Kız Allah'ı seversen de at başından çemberi Hey gidi kara gemi de topladın redifleri Döndün limandan beri de ağlattın ferikleri Yavuz ...

A poem of Rudyard Kipling Rudyard Kipling'in bir şiiri(Çeviri: Bülent Ecevit)

If … If you can keep your head when all about you Are losing theirs and blaming it on you, If you can trust yourself when all men doubt you, But make allowance for their doubting too; If you can wait and not be tired by waiting, Or being lied about, don’t deal in lies, Or being hated, don’t give way to hating, And yet don’t look too good, nor talk too wise: If you can dream – and not make dreams your master; If you can think – and not make thoughts your aim; If you can meet with Triumph and Disaster And treat those two impostors just the same; If you can bear to hear the truth you’ve spoken Twisted by knaves to make a trap for fools, Or watch the things you gave your life to broken, And stoop and build ’em up with wornout tools: If you can make one heap of all your winnings And risk it on one turn of pitch-and-toss, And lose, and start again at your beginnings And never breathe a word about your loss; If you can force your heart and nerve and sinew To serve your turn long ...

What was it like for ordinary people to live under the Ottoman rule?

My grandfather has started his life as a subject to Ottoman Empire. He was living in a desolate district’s village along the central coast line of Black Sea. He had no land to farm, just an adobe house with a garden good for nothing to sell. There was no school around, not even elementary. The century was 20th, but forget tap water, sewer, or electricity, even the roads were no good for vehicles, as if there were a network of vehicles for transportation. The road would be better when my grandpa, Ali, was 30. The mosque would be built when he was 33. The school would be available after 2 hours walk when he was 35. Not bad, huh?! just because the state turned into a Republic when he was 25! Yet, he serviced the Ottoman military at the age of 14! He was a medic, and he was shot in his leg by (possibly) Armenian support troops, behind the Ottoman front line. The so-called doctor had not enough medicine to spend his relatively unimportant wound and his leg limped a little later on. The a...