Ana içeriğe atla

''.Deli bir onbaşının yalan propagandasına milletçe kanmanın bedelini korkarım çok acı ödeyeceğiz.'' -erwin rommel


                  Sevgili Karl
Dün gibi hatırlıyorum,beni uğurlayışını,ikimizde ne kadar heyecanlıydık ve beni azarlamıştın,duygusal davranıp okulu bıraktığım için.Asla senin gibi mantık adamı olamadım ve senden ayrı 2 senedir Afrika çöllerinde, yanlışlarımın muhasebesini yapıyorum,acı acı düşünerek.

  Dayanılmaz sıcak,hele tankların içine girdin mi saunadasın,mataralarda kaynar su,benzin kokusu taşıyan yakıt tanklarından içilen o iğrenç, ama bir damlası bile değerli su.Hiç iyileşmeyen yaralarım,şu an sana yazarken bile mektubumu kaplayan tozlar,işte benim ödülüm bu oldu.Yaşadığım ölüm korkusunun ruhumda bıraktığı izlerde cabası.Her an bir tepeden fırlayacak bir uçağın,acımasız makineli ve bomba atışına maruz kalma korkusu,insanı ne hale getiriyor.

Halbuki çöle ilk ayak bastığımızda ne kadar gururluyduk.Panzerlerimizle İngiliz'lerin üstüne çelikten bir kitle halinde atılmıştık.Zayıf tankları, sınırlı mobil yetenekleri olan morali bozulmuş İtalyanlar yerine birden biz ortaya çıkınca,düşman apışıp kalmıştı.Hayaletler gibi belirip cephenin her yerinde boy gösteren panzerlerimizle inanılmaz parlak zaferler kazandık.Afrika da yürüyordu panzerler,şarkılarımız gibi.

 Şimdi yarı aç,susuz,ikmalsiz ,İngilizler tarafından kovalanan av hayvanları gibiyiz,silah arkadaşlarım Marsa Matruh'ta,El Alamein de çoktan çölün kumları içinde çürüdüler.O nefret ettiğim Araplar,cesetlerini soyuyor,malzemelerini çalıyor ve çaldıklarını satmaya çalışıyorlar.

  Kasserine geçidinde, tecrübesiz Amerika'lıları ani baskınla perişan ettik ama doğudan Montgomery geliyor,ısrarlı acımasız sistemli bir ölüm bu İngilizler,malzemeleri kaliteli,bizim gibi çölde savaşta pişmiş tecrübeli askerler.Son durak Tunus.Bir zamanlar Mısır kapılarındayken şimdi rezil ve perişan bir haldeyiz ve hiç umudumuz yok.Yine sen haklıydın Karl.Bu son mektubum belkide.Artık  Akdeniz ikmal gemilerimizin mezarı oldu.Her şey o kadar kısıtlı ki  ve ben artık yoruldum,mücadele azmimi yitirdim sonum ya kurşunlanmak yada esir olmak.Deli bir onbaşının yalan propagandasına milletçe kanmanın bedelini korkarım çok acı ödeyeceğiz.Sağ kalırsan, benim yerime, Hamburg'ta kafa çektiğimiz salaş birahane de soğuk buz gibi bir bira iç.Bu sana vasiyetim aziz dostum.Hoşçakal.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAVUZ GELİYOR YAVUZ

Daha önce bu donanma şarkısını duymuş muydunuz? Duymadıysanız büyük ihtimalle bunun suçlusu siz değilsiniz. ''yavuz geliyor yavuz'' aslında bir donanma şarkısı olmasına rağmen arkasında çok özel bir hikaye barındırır. Öncesinde isterseniz şarkıyı bir dinleyelim. https://www.youtube.com/watch?v=-UnrMwhw3qw& Gördüğünüz ve dinlediğiniz üzere şarkı aslında pek de ''hikaye'' içerikli değilmiş gibi gözüküyor değil mi? Bunun sebebi bu şarkının aslının böyle olmayışı.            --MARŞIN SÖZLERİ-- Yavuz geliyor Yavuz da denizi yara yara, Biz düşmanı yeneriz de başına vura vura. Yavuz geliyor Yavuz da denizi aşa aşa, Askerinle bin yaşa da Mustafa Kemal Paşa! --TÜRKÜNÜN SÖZLERİ-- Yavuz geliyor Yavuz da Denizi yara yara Kız seni alacağım da başına vura vura Gemim geliyor gemim de Vona Burnu'ndan beri Kız Allah'ı seversen de at başından çemberi Hey gidi kara gemi de topladın redifleri Döndün limandan beri de ağlattın ferikleri Yavuz ...

A poem of Rudyard Kipling Rudyard Kipling'in bir şiiri(Çeviri: Bülent Ecevit)

If … If you can keep your head when all about you Are losing theirs and blaming it on you, If you can trust yourself when all men doubt you, But make allowance for their doubting too; If you can wait and not be tired by waiting, Or being lied about, don’t deal in lies, Or being hated, don’t give way to hating, And yet don’t look too good, nor talk too wise: If you can dream – and not make dreams your master; If you can think – and not make thoughts your aim; If you can meet with Triumph and Disaster And treat those two impostors just the same; If you can bear to hear the truth you’ve spoken Twisted by knaves to make a trap for fools, Or watch the things you gave your life to broken, And stoop and build ’em up with wornout tools: If you can make one heap of all your winnings And risk it on one turn of pitch-and-toss, And lose, and start again at your beginnings And never breathe a word about your loss; If you can force your heart and nerve and sinew To serve your turn long ...

What was it like for ordinary people to live under the Ottoman rule?

My grandfather has started his life as a subject to Ottoman Empire. He was living in a desolate district’s village along the central coast line of Black Sea. He had no land to farm, just an adobe house with a garden good for nothing to sell. There was no school around, not even elementary. The century was 20th, but forget tap water, sewer, or electricity, even the roads were no good for vehicles, as if there were a network of vehicles for transportation. The road would be better when my grandpa, Ali, was 30. The mosque would be built when he was 33. The school would be available after 2 hours walk when he was 35. Not bad, huh?! just because the state turned into a Republic when he was 25! Yet, he serviced the Ottoman military at the age of 14! He was a medic, and he was shot in his leg by (possibly) Armenian support troops, behind the Ottoman front line. The so-called doctor had not enough medicine to spend his relatively unimportant wound and his leg limped a little later on. The a...